Muş Lalesi Türkiye`nin en harika 10 doğa olayı arasında yer aldı.

148 yazar, bilim adamı ve 100 fotoğrafçı ile çok sayıda kurumun katkısıyla `Türkiye`nin Önemli Doğa Alanları` adlı çalışma tamamlandı.

Doğa Derneği’nin koordinasyonu ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın işbirliğiyle 148 yazar, bilim adamı ve 100 fotoğrafçı, çok sayıda kurumun katkısıyla ‘Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları’ adlı çalışmayı tamamladı. Muş Lalesi Türkiye’nin en harika 10 doğa olayı arasında yer almayı başardı.

Marmara Bölgesi’nde 32, Ege Bölgesi’nde 34, Akdeniz Bölgesi’nde 73, Orta Anadolu Bölgesi’nde 45, Orta Batı Karadeniz Bölgesi’nde 23, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 42, Doğu Anadolu Bölgesi’nde 69 ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise 19 ‘Önemli Doğa Alanı’ var Muş Lalesi bunların arasında ilk 10’a girmeyi başarıyor ama maalesef yeterince tanıtımı yapılamadığı için bu büyük başarıdan dahi bir çok kimsenin haberi yok. Doğa Derneği tarafından yapılan bir araştırma neticesinde Çevre ve Orman Bakanlığı’nın işbirliğiyle 148 yazar, bilim adamı ve 100 fotoğrafçı, çok sayıda kurumun katkısıyla ‘Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları’ adlı çalışmayı tamamladı. Bu envantere göre, Türkiye’de 305 Önemli Doğa Alanı bulunuyor. Doğa Derneği, bu 305 alanda yılın belli mevsimlerinde, hatta günlerinde yaşanan, en nadir, en estetik 10 doğa olayını tespit etti. Muş Lalesinin bu listede yer almasında en büyük katkıya sahip olan Doğa Derneği üyesi hemşerimiz Adem Kapan, böyle bir organizasyondan dernek üyesi olması nedeni haberdar olduğunu ve dernek yetkililerine Muş Lalesinin fotoğraflarını gönderdiğini, değerlendirme sonucunda Muş Lalesinin Türkiye’nin en güzel on doğa olayı arasında yer aldığını söyledi.

Doğa Derneğinin Muş’taki tek üyesi olduğunu belirten Kapan, “ilimizin tanıtımı için dernek yetkilileri ile sürekli olarak temas halindeyim, Muş Lalesinin Türkiye’nin en harika 10 doğa olayı arasında yer almasında da en büyük pay şahsıma aittir; çünkü Muş Lalesinin varlığından bile hiç kimsenin haberi yoktu. Yetkililer ile irtibata geçip Muş Lalesinin, kendi çektiğimi fotoğraflarını dernek üyelerine gönderdim böylece dernek üyelerinin de haberi oldu ve yapılan değerlendirme de Türkiye’nin en harika 10 doğa olayı arasında yer alarak ilimizin bir nebze de olsa tanıtımının yapılmasına katkı sağladı” diye konuştu.

Hobi olarak fotoğraf sanatçılığı yaptığını, katıldığı fotoğraf yarışmalarında birincilikler elde ettiğini dile getiren Kapan, bu yarışmalarda Muş ile ilgili tanıtıcı stantlar kurmak istediğini ancak imkânsızlıklar nedeni ile bu amacına ulaşamadığını dile getirdi. Bu amacını gerçekleştirmek amacı ile daha önce yetkililer ile görüştüğünü belirten Adem Kapan, yetkililerin bu konudaki duyarsızlığından da şikayetçi olduğunu belirtti ve herkesin Muş Lalesine sahip çıkarak elinden gayreti göstermesini özellikle yetkililerin bu konuda duyarsız kalmaması gerektiğini belirtti. Ayrıca bir aylık bir süre zarfında doğa Derneği yetkililerin ilimize gelerek Muş Lalesi ile ilgili tanıtıcı bir belgesel hazırlamayı da düşündüklerini belirten Kapan, yetkililerden destek beklediklerini kaydetti.

Doğa Derneği, Türkiye’nin doğal hazinesini tespit etmeyi, envanterini tutmayı ve bu hazineyi korumak için çalışmayı amaç edinmiş bir sivil toplum kuruluşu. Bu derneğin girişimiyle, 2004’te 14 bilim adamının geliştirdiği ‘Önemli Doğa Alanı’ kavramıyla ilgili bir makale, ABD’de BioScience Dergisi’nde yayınlandı. Bu yöntem, nesli tükenmek üzere olan ve dünyanın başka bir noktasında bulunmayan canlı türlerini araştırarak yeryüzünün en hassas ve en benzersiz doğal alanlarını belirlemek için kullanılıyor.

Her bir alan için bulundurduğu tür gruplarına göre dört bilimsel kriterden biri veya birkaç tanesi aranıyor. Böylece tüm dünyadaki korunması gereken doğal alanlara küresel bir standart da getirilmiş oluyor. Önemli Doğa Alanı yöntemi, IUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) tarafından örnek gösterildi ve IUCN bu yöntem hakkında kapsamlı bir rapor yayınladı. Rapora göre ilk defa Türkiye’de uygulanan bu yeni yaklaşım şimdiden 40’ı aşkın ülkede kabul gördü ve aktif olarak kullanılmaya başlandı. Daha sonra Türkiye’deki Önemli Doğa Alanları envanteri için çalışma başladı. Sonunda, Doğa Derneği’nin koordinasyonu ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın işbirliğiyle 148 yazar, bilim adamı ve 100 fotoğrafçı, çok sayıda kurumun katkısıyla ‘Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları’ adlı çalışmayı tamamladı. Bu envantere göre, Türkiye’de 305 Önemli Doğa Alanı bulunuyor. Doğa Derneği, bu 305 alanda yılın belli mevsimlerinde, hatta günlerinde yaşanan, en nadir, en estetik 10 doğa olayını tespit etti. İşte isteyenlerin belli zamanlarda giderek tanık olabileceği 10 benzersiz doğa olayı.

EN İYİ 10
1. İstanbul’un kartalları- BOĞAZİÇİ
2. Pembe flamingolar- GEDİZ DELTASI
3. Sarıkamış ormanlarında kış – KARS
4. Muş Ovası’nın laleleri – MUŞ
5. Akbabaların gelişi- BEYPAZARI
6. Küre Dağları’nda sonbahar – KARADENİZ
7. İnci kefali göçü – VAN GÖLÜ
8. Bozkırda yaban koyunları- HODULBABA DAĞI
9. Kelaynakların dansı- BİRECİK BOZKIRLARI
10. Halfeti damlarında dolunay- GÜNEY FIRAT VADİSİ
İSTANBUL’UN KARTALLARI
Kuşların göçüne tanık olun
İstanbul’u dünya üzerinde tek yapan çok sayıda özelliği arasında en az bilineni, dünyanın en önemli kuş göçü yollarından birisinin üzerinde bulunması. Her yıl ilkbahar ve sonbaharda sayısız kuş, kentin üzerinden geçer. Kentin kalan son ormanlarının kıyısında, asırlardır Afrika’dan gelerek kuzeye devam eden göç mucizesine tanıklık etmek için en ideal yer Sarıyer. Göç gözlemi İstanbul’da yaşayan herkesin ömründe en az bir kere yaşaması gereken bir olay. Burada görülebilecek kuş türleri şöyle: Küçük orman kartalı, yılan kartalı, şahin, arı şahini, atmaca ve leylek.

PEMBE FLAMİNGOLAR
Binlercesi Gediz’de toplanıyor
İzmir’in zenginliği, sadece çevresindeki arkeolojik alanlarla sınırlı değil. Eşsiz doğal kıyıları ve sulak alanları da var. Gediz Deltası, bu hazinelerden biri. Gediz Deltası, kış aylarında binlerce flamingoya ev sahipliği yapıyor. Türkiye’de 1980’lerde televizyonda gösterilen Flamingo Yolu dizisi sayesinde herkesin tanıdığı bu pembe renkli güzel kuşlar, kış aylarında sürüler halinde Gediz Deltası’nda bir araya geliyor. Delta, estetik harikası bu kuşların cennetine dönüşüyor.

SARIKAMIŞ ORMANLARINDA KIŞ
Karın beyazıyla çamların yeşili
Karın hem eğlendirdiği hem dinlendirdiği nadir yerlerden biri Sarıkamış. Kış, bu coğrafyaya erkenden gelir ve aylarca gitmez. Sarıkamış, ormanlarla çevrili olduğundan karın beyazıyla çamların yeşilinin birbirine karıştığı iki renkli bir manzara sunar. Tek renk bunlar değildir. Ormanları çevreleyen bozkırlar kızıl tilkilerle doludur. Bu sevimli hayvanlar, gün boyu karın üzerinde av arar. Kızıl şahinler de kolaylıkla izlenebilir. Çünkü neredeyse her direğin tepesinde bir şahin oturur.

MUŞ OVASININ LALELERİ
Mayısta oluşan kırmızı manzara
Lale, bugün birçok yerde, örneğin Konya’da seralarda yetiştiriliyor. Ancak Muş, Anadolu lalelerinin Türkiye’de geniş doğal tarlalar oluşturduğu tek alan. Baharın gelmesiyle açan laleler göz alabilidiğince kırmızı bir manzara oluşturur. Bu olağanüstü manzara yalnızca mayıs ayında görülebilir. 15 gün gibi kısa bir ömrü olan lalelere yapılan bir yolculukta, telli turna ve toy gibi kuşları görmek de mümkün.

AKBABALARIN GELİŞİ
Beypazarı’nda ilkbaharın habercisi
Beypazarı’nda ilkbahar, önce güneyden ılık esintilerle başlar, ardından dallar açar. Ağaçları süsleyen beyaz çiçekler yakında gelecek olan akbabaların ilk müjdecisidir. Kışı Afrika’da geçiren akbabalar, Anadolu vadilerinden, bozkırlarından süzülerek Beypazarı semalarında görünür. Bembeyaz kanatları ve altın sarısı başıyla daireler çizerek, birer birer gelirler ve mavi gökyüzünde arka arkaya dolanırlar. İnözü Vadisi’ndeki bağ evlerinin bahçesinde oturarak bütün gün gökyüzündeki akbabalar zlenebilir.

KÜRE DAĞLARI
Milli parkta sonbahar
Küre Dağları, Kastamonu ve Bartın illerinin can damarı. Jeolojik, doğal, kültürel ve yöresel mimarisiyle bu bölge bir milli park ve dolayısıyla önemli bir turizm rotası. Sonbaharda renk cümbüşüne dönüşen ormanlar Türkiye’nin en güzel manzaralarından biri. İğne yapraklı ve geniş yapraklı ağaçların karışımının hakim olduğu ormanlarda yabani meyve ağaçları da var. Küre Dağları’nda sadece ağaçları seyretmek değil, ormanın derinliklerine inip yürümek, yörenin geleneksel mimarisini görmek ve mutfağını tatmak da doğa gezginleri için büyük bir zevk.

İNCİ KEFALİ GÖÇÜ
Kilometrelerce yol gidiyor
Turkuvaz renginde, sodalı-tuzlu sularıyla Van Gölü, çok nadir bir canlıya yaşam veriyor: İnci kefali. Adı kefal olmasına rağmen aslında sazangiller ailesinin bir üyesi. 20 santim uzunluğunda, 70 gram ağırlığındaki bu balık, yaşamını sürdürdüğü gölden, üremek ve yumurtalarını bırakmak için her yıl mayıs-haziran aylarında çıkıyor, gölün çevresindeki tatlı su taşıyan akarsulara giriyor, yumurtalarını bıraktıktan sonra tekrar Van Gölü’ne dönüyor. Akarsuların genişlediği ve durgunlaştığı kumlu-çakıllı bölgelerde yumurtadan çıkan yavrular 12 haftalık olduktan sonra göle gidiyor. Neslinin devamını sağlamak için yedi yıllık ömrü süresince kilometrelerce yol kat eden bu balığın yolculuğu olağanüstü bir macera.

BOZKIRDA YABAN KOYUNLARI
Boynuzlarıyla dikkat çekiyor
Bozkır deyince aklımıza sapsarı ve boş alanlar geliyor. Oysa ilkbaharda tüm bozkırlar renkleniyor. Yürüdükçe yuvalarından kafasını çıkaran gelengilerin meraklı bakışlarıyla karşılaşabilirsiniz. Bozkırlarda birçok canlı yaşar ama bunların içinde en önemlisi yaban koyunları. Ovis orientalis adındaki bu yaban koyunları, boynuzlarıyla dikkat çekiyor. Konya Hodulbaba Dağı’ndaki yaban koyunları yıllar önce koruma altına alındığı için sayıları başarıyla artırıldı.

KELAYNAKLARIN DANSI
Yok oluşun simgesiydiler
Kelaynaklar ince uzun, kıvrık gagası olan, geniş kanatlı, başlarında tüy olmadığı için bu ismi almış bir kuş türü. Birkaç yıl öncesine kadar yok oluşun simgeleriydi. Koruma çalışmaları başladığında sayıları bir elin parmaklarından azdı. Son altı yıldır yapılan başarılı koruma çalışmaları sayesinde sayıları bugün 114’e ulaştı. Dünyadaki son kelaynakların yuva kurmalarını ve kur danslarını nisan ayında Birecik’te görmek mümkün. Fırat Nehri’nin beyaz kanyonlarında üreyen ve yuvalarına dal taşıyan kelaynaklar, dünyanın en nadir ve güzel canlı türlerinden biri.

HALFETİ DAMLARINDA DOLUNAY
Damda yatmanız lazım
Halfeti, Fırat Nehri’nin kanyonlarının arasına sıkışmış, taştan evleriyle Türkiye’nin kendine mahsus kasabalarından biri. Havaların ısınmasıyla birlikte burada benzersiz bir doğa olayına şahit olabilirsiniz. Bölge halkı yazın bu eski evlerin damlarındaki taht denen yataklarda yatmaya başlar. Mehtap gecesi harikadır: Damlarda yatanlar, ayın önce Fırat Nehri’nin koynundan doğduğu, sonra yavaş yavaş battığını seyreder. İlçede çok fazla ışık olmadığı için yıldızlar ve dolunay pırıl pırıl gözükür.

305 ÖNEMLİ DOĞA ALANI
Marmara Bölgesi’nde 32, Ege Bölgesi’nde 34, Akdeniz Bölgesi’nde 73, Orta Anadolu Bölgesi’nde 45, Orta Batı Karadeniz Bölgesi’nde 23, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 42, Doğu Anadolu Bölgesi’nde 69 ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise 19 ‘Önemli Doğa Alanı’ var.
Toplamda 20 milyon 280 bin 149 hektar olan bu alanlar Türkiye’nin yüzde 26’sını kaplamakta.
451 canlı türü dünyada sadece Türkiye’de çok küçük bir alanda yaşıyor.
Bozkırlar ve tarım alanları sanılanın aksine Türkiye’nin en zengin doğal yaşam alanları.

Benzer Yazılar